Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge

GT GD C H L M O
a

GT GD C H L M O
about /əˈbaʊt/ = PREPOSITION: hakkında, ilgili, konusunda, dair, etrafında, üstünde, orada burada; ADVERB: yaklaşık, takriben, etrafına, hemen hemen, aşağı yukarı, aksi yöne; USER: hakkında, ilgili, yaklaşık, ile ilgili, konusunda, konusunda

GT GD C H L M O
acting /ˈæk.tɪŋ/ = NOUN: oyunculuk, oyun, oynama, temsil; ADJECTIVE: hareket eden, davranan, yapan, temsil eden, vekâlet eden, sahnelenebilen; USER: oyunculuk, hareket eden, hareket, etkili, etki

GT GD C H L M O
alliance /əˈlaɪ.əns/ = NOUN: ittifak, birlik, anlaşma, birleşme, bağ, pakt, antlaşma, dünürlük, akrabalık; USER: ittifak, oyuncu birliğini, birlik, alliance, birliğini

GT GD C H L M O
alpine /ˈæl.paɪn/ = ADJECTIVE: yüksek dağlar ile ilgii; USER: alp, Alpine, dağ, alpin

GT GD C H L M O
an

GT GD C H L M O
and /ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de; USER: ve, ile, ile

GT GD C H L M O
annual /ˈæn.ju.əl/ = NOUN: yıllık, senelik, bir yıl yaşayan bitki; ADJECTIVE: yıllık, senelik, bir yıllık, her yıl yapılan; USER: yıllık, yıl, faaliyet, yılda, senelik

GT GD C H L M O
appointed /əˈpɔɪn.tɪd/ = ADJECTIVE: döşenmiş, belirlenmiş, görevlendirilmiş, tayin edilmiş, kararlaştırılmış, saptanmış; USER: döşenmiş, atandı, tayin, atanan, konforlu

GT GD C H L M O
appointments /əˈpɔɪnt.mənt/ = NOUN: randevular, atamalar, donanım, döşeme, eşya, teçhizat; USER: randevular, randevuları, randevu, randevularınızı, atamalar

GT GD C H L M O
as /əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken; PRONOUN: gibi; CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken; USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde

GT GD C H L M O
assisted /əˈsɪst/ = VERB: yardımcı olmak, desteklemek, yardım etmek, hazır bulunmak; USER: yardım, yardımcı, destekli, Asisti, yardımıyla

GT GD C H L M O
at /ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a; NOUN: savaşçı, asker, eyt; USER: de, az, at, okuyun, azından, azından

GT GD C H L M O
awareness /əˈweə.nəs/ = NOUN: farkında olma, haberdar olma; USER: farkında olma, farkındalık, bilinci, bilinç, bilincini

GT GD C H L M O
based /-beɪst/ = ADJECTIVE: merkezli, kurulmuş, bulunan, yerleşik, dayanmış, tesis edilmiş; USER: merkezli, göre, dayalı, esas, temel

GT GD C H L M O
be /biː/ = VERB: olmak, var olmak, bulunmak, tutmak, durmak, mal olmak, anlamına gelmek; USER: olmak, olabilir, olması, olarak, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
been /biːn/ = USER: olmuştur, oldu, mu, olan, olarak, olarak

GT GD C H L M O
board /bɔːd/ = NOUN: tahta, kurul, pano, mukavva, heyet, borda, sörf, komisyon, meclis, ilan tahtası, yiyecek içecek; VERB: binmek; USER: tahta, kurulu, pansiyon, kartı, yönetim kurulu

GT GD C H L M O
boulogne

GT GD C H L M O
brand /brænd/ = NOUN: marka, damga, tarz, nişan, namus lekesi, ayıp, usul, dağlanarak yapılan iz, buğdaypası, kızgın demir, mantar; VERB: dağlamak, damgalamak, markalamak, lekelemek, derin etki bırakmak, işlemek; USER: marka, markası, markanın, markasıyla, bir marka

GT GD C H L M O
brands /brænd/ = NOUN: marka, damga, tarz, nişan, namus lekesi, ayıp, usul; VERB: dağlamak, damgalamak, markalamak, lekelemek, derin etki bırakmak; USER: markalar, marka, markaları, markaların, markaları göster

GT GD C H L M O
by /baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan; ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara; USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından

GT GD C H L M O
candidates /ˈkæn.dɪ.dət/ = NOUN: aday, namzet; USER: adaylar, aday, adayların, adayları, adaylara

GT GD C H L M O
cars /kɑːr/ = NOUN: araba, otomobil, kabin, vagon, yolcu bölümü; USER: araba, el araba, el, arabalar, el aramayı

GT GD C H L M O
chairman /-mən/ = NOUN: başkan, reis, tekerlekli sandalye sürücüsü, tahtırevan taşıyıcısı; USER: başkan, başkanı, Kurulu Başkanı, Yönetim Kurulu Başkanı, başkanlığını

GT GD C H L M O
challenges /ˈtʃæl.ɪndʒ/ = VERB: meydan okumak, itiraz etmek, reddetmek, düelloya davet etmek, kafa tutmak, boy ölçüşmek; NOUN: meydan okuma, itiraz, davet, reddetme, kimlik sorma, parola sorma; USER: zorluklar, sorunlar, zorlukları, sorunları, zorluklarla

GT GD C H L M O
change /tʃeɪndʒ/ = VERB: değiştirmek, değişmek, bozdurmak, bozmak, dönüşmek; NOUN: değişiklik, değişim, üstü, bozuk para, yenilik, para üstü, borsa; USER: değiştirmek, değiştirebilirsiniz, değiştirin, değiştirme, değiştirebilir

GT GD C H L M O
chief /tʃiːf/ = NOUN: baş, şef, reis, amir, armanın en üst kısmı; ADJECTIVE: baş, ana, belli başlı, en üst rütbeli; USER: baş, başkanı, şefi, şef, müdürü

GT GD C H L M O
close /kləʊz/ = ADJECTIVE: yakın, kapalı, sıkı, saklı; ADVERB: yakın, yakından; VERB: kapatmak, kapamak, kesmek, bitirmek, yaklaşmak; NOUN: göğüs göğüse kavga; USER: yakın, kapatmak, kapatın, yakındır, close

GT GD C H L M O
commitment /kəˈmɪt.mənt/ = NOUN: taahhüt, söz, bağlantı, teslim etme, vâât, suç işleme, hapis hükmü; USER: taahhüt, bağlılık, taahhüdü, bağlılığı, bağlılığını

GT GD C H L M O
committee /kəˈmɪt.i/ = NOUN: komite, kurul, komisyon, heyet; USER: komite, komitesi, komitesinin, komitenin, kurul

GT GD C H L M O
communication /kəˌmjuː.nɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: iletişim, haberleşme, bağlantı, irtibat, ulaşım, tebliğ, mesaj, kominikasyon, temas, haber, nakletme, yayma; USER: iletişim, iletişimi, haberleşme, iletişimin, bağlantı

GT GD C H L M O
complementary /ˌkɒm.plɪˈmen.tər.i/ = ADJECTIVE: tamamlayıcı, tümleyici, bütünler; USER: tamamlayıcı, tamamlayıcı bir, tamamlayan, bütünleyici, tamamlayıcısı

GT GD C H L M O
confidence /ˈkɒn.fɪ.dəns/ = NOUN: güven, kendine güven, itimat, inanç, sır, sırdaşlık, inanma; USER: güven, güveni, güvenini, güvenle, güvenin

GT GD C H L M O
continue /kənˈtɪn.juː/ = VERB: devam etmek, sürdürmek, sürmek, uzatmak, kalmak, uzamak, ertelemek; USER: devam etmek, sürdürmek, devam, devam ediyor, devam edin, devam edin

GT GD C H L M O
countries /ˈkʌn.tri/ = NOUN: ülke, memleket, köy, taşra, arazi, sayfiye, toprak, diyar; USER: ülke, ülkeler, ülkeleri, ülkelerde, ülkelerin

GT GD C H L M O
decisive /dɪˈsaɪ.sɪv/ = ADJECTIVE: belirleyici, kararlı, kesin, azimli; USER: belirleyici, kararlı, kesin, kararlı bir, belirleyici bir

GT GD C H L M O
director /daɪˈrek.tər/ = NOUN: yönetmen, müdür, yönetici, direktör, idareci, yönetim kurulu üyesi, orkestra şefi, koro şefi; USER: yönetmen, müdürü, direktörü, yönetmeni, yöneticisi

GT GD C H L M O
directors /daɪˈrek.tər/ = NOUN: yönetmen, müdür, yönetici, direktör, idareci, yönetim kurulu üyesi, orkestra şefi, koro şefi; USER: yönetim, direktörleri, yöneticileri, yönetmenleri, yönetmenler

GT GD C H L M O
drive /draɪv/ = NOUN: sürücü, sürme, dürtü, enerji, araba gezintisi, araba yolu, hamle, güdü, sürek avı, düşmanı püskürtme, önüne katma, hayvan gütme, top sürme; VERB: sürmek, kullanmak, çalıştırmak, araba kullanmak, çakmak, hareket ettirmek, zorlamak, sokmak, gütmek, önüne katmak, saplamak, kovalamak, acele etmek; USER: sürücü, götürmek, sürücüye, sürmek, sürücüsü

GT GD C H L M O
e /iː/ = ABBREVIATION: zayıf not, mi

GT GD C H L M O
effective /ɪˈfek.tɪv/ = ADJECTIVE: etkili, etkin, efektif, geçerli, verimli, etken, etkileyici, tesirli, yürürlükte olan; USER: etkili, etkin, etkili bir, etkin bir, etkilidir, etkilidir

GT GD C H L M O
electric /ɪˈlek.trɪk/ = ADJECTIVE: elektrik, elektrikli, elektro, gerilimli, heyecan verici; USER: elektrik, elektrikli, Electric, Elektro

GT GD C H L M O
employing /ɪmˈplɔɪ/ = VERB: çalıştırmak, kullanmak, görevlendirmek, iş vermek, meşgul etmek, harcamak; USER: istihdam, kullanılarak, kullanan, çalıştıran, işe

GT GD C H L M O
ending /ˈen.dɪŋ/ = NOUN: son, bitirme, sona erme, sonek, takı, ölüm, ecel; USER: son, biten, bitiş, bitmeyen, sona eren

GT GD C H L M O
exceptional /ɪkˈsep.ʃən.əl/ = ADJECTIVE: olağanüstü, istisna, fevkalade, ender, nadir; USER: olağanüstü, istisnai, olağanüstü bir, istisnai bir, sıradışı

GT GD C H L M O
executive /ɪɡˈzek.jʊ.tɪv/ = ADJECTIVE: yürütme, yönetim, icra, yetkili, uygulama ile ilgili; NOUN: yönetici, idareci, hükümet; USER: yürütme, yönetici, executive, yönetim, icra

GT GD C H L M O
external /ɪkˈstɜː.nəl/ = ADJECTIVE: dış, harici, dışarıdan gelen, yabancı ülkelerle olan; USER: dış, harici, harici bir, dışsal, eksternal

GT GD C H L M O
february /ˈfeb.ru.ər.i/ = NOUN: Şubat

GT GD C H L M O
finally /ˈfaɪ.nə.li/ = ADVERB: nihayet, sonunda, son olarak, en sonunda, sözün kısası; USER: son olarak, sonunda, nihayet, Son, Sonuç olarak, Sonuç olarak

GT GD C H L M O
firm /fɜːm/ = NOUN: firma, şirket; ADJECTIVE: sağlam, sert, kesin, sıkı, sabit, katı, emin, kararlı; VERB: pekiştirmek; ADVERB: sıkıca; USER: firma, firması, firmanın, sağlam, şirket

GT GD C H L M O
fit /fɪt/ = ADJECTIVE: uygun, formda, zinde, layık, sağlıklı, yeterli; VERB: uydurmak, uymak, oturtmak, oturmak; NOUN: uyma, hastalık nöbeti; USER: uygun, uyacak, sığacak, uyum, sığdırmak

GT GD C H L M O
five /faɪv/ = USER: beş

GT GD C H L M O
focus /ˈfəʊ.kəs/ = NOUN: odak, odak noktası, dikkati toplayan şey; VERB: odaklamak, odağı ayarlamak, bir noktada toplamak; USER: odak, odaklanmak, durulacak, odaklanır, odaklanma

GT GD C H L M O
following /ˈfɒl.əʊ.ɪŋ/ = PREPOSITION: ardından, sonra; ADJECTIVE: izleyen, sonraki, müteakip, ertesi, sonra gelen; NOUN: izleme, taraftarlar, hayran kitlesi; USER: ardından, sonra, izleyen, aşağıdaki, takip, takip

GT GD C H L M O
for /fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle; CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira; USER: için, boyunca, for, üzere, üzere

GT GD C H L M O
formula /ˈfɔː.mjʊ.lə/ = NOUN: formül, mama, reçete, boş ve anlamsız sözcükler; USER: formül, formülü, sayısı, formüle, formülün

GT GD C H L M O
four /fɔːr/ = USER: four-, four, dörtlü; USER: dört, dört adet, dört adet

GT GD C H L M O
from /frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri; USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan

GT GD C H L M O
future /ˈfjuː.tʃər/ = NOUN: gelecek, istikbal, gelecek zaman, gelecekte olacak şey, vadeli sözleşme; ADJECTIVE: gelecek, ilerideki, ileriki, müstakbel, vadeli; USER: gelecek, gelecekte, gelecekteki, geleceği, geleceğe

GT GD C H L M O
governance /ˈɡʌv.ən.ənts/ = NOUN: yönetim, denetim, kontrol; USER: yönetim, yönetişim, yönetimi, yönetişimi, yönetimin

GT GD C H L M O
group /ɡruːp/ = NOUN: grup, topluluk, küme, takım, heyet, öbek, kafile, kütle, manga, filo; VERB: gruplandırmak, sınıflandırmak, gruplaşmak, toplanmak; USER: grup, grubu, grubunda, grubunun, grubuna

GT GD C H L M O
growth /ɡrəʊθ/ = NOUN: üretici, yetiştirici, yetişen bitki; USER: büyüme, büyümesi, büyümenin, büyümesini, büyümeyi

GT GD C H L M O
harnessing = VERB: koşum takmak, koşmak, kullanmak; USER: sokmak, sayılmasıydı, kullanıma sokmak, kullanımları özellikle,

GT GD C H L M O
has /hæz/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; USER: vardır, sahip, sahiptir, var, olan, olan

GT GD C H L M O
head /hed/ = NOUN: baş, kafa, ana, başkan, tepe, müdür, kelle, şef, lider, akıl; ADJECTIVE: baş, baştaki; USER: baş, kafa, başkanı, kafası, başı

GT GD C H L M O
held /held/ = USER: düzenlenen, yapılan, tutulan, yapılacak, elde tutulan, elde tutulan

GT GD C H L M O
highlighting /ˈhaɪ.laɪt/ = USER: vurgulayarak, vurgulama, vurgulayan, vurgulamak

GT GD C H L M O
hired /haɪər/ = ADJECTIVE: kiralanmış, tutulmuş; USER: kiralanmış, tutulmuş, işe, kiraladı, istihdam, istihdam

GT GD C H L M O
in /ɪn/ = ADVERB: içinde; PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri; ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde; USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in

GT GD C H L M O
independent /ˌindəˈpendənt/ = ADJECTIVE: bağımsız, serbest, özgür, hür, maddi yönden bağımsız, kendi geçimini sağlayan; USER: bağımsız, bağımsız bir, bağımsız olarak, bağımsızdır, serbest

GT GD C H L M O
innovation /ˌɪn.əˈveɪ.ʃən/ = NOUN: yenilik, buluş, icat, değişiklik; USER: yenilik, inovasyon, yenilikçilik, yeniliği, yenilikçi

GT GD C H L M O
internal /ɪnˈtɜː.nəl/ = ADJECTIVE: iç, dahili, stajyer, içilir; NOUN: yaradılış, doğa; USER: iç, dahili, içsel, içi, internal

GT GD C H L M O
international /ˌɪn.təˈnæʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: uluslararası, milletlerarası; USER: uluslararası, uluslararası bir, uluslar arası, uluslar, İnt, İnt

GT GD C H L M O
irreversible /ˌiriˈvərsəbəl/ = ADJECTIVE: tersinmez, dönülemez, ters çevrilemez, kesin; USER: tersinmez, geri dönüşü olmayan, geri dönüşümsüz, geri döndürülemez, geri dönülemez

GT GD C H L M O
is /ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup

GT GD C H L M O
it /ɪt/ = PRONOUN: o, onu, ona, ebe, cazibe, çekicilik, şahsiyet, ilişki, önemli kimse; NOUN: cinsel ilişki; USER: o, onu, bu, bunu, it, it

GT GD C H L M O
its /ɪts/ = PRONOUN: onun, kendi, onunki; USER: kendi, onun, olan, da, de, de

GT GD C H L M O
june /dʒuːn/ = NOUN: Haziran Haziran

GT GD C H L M O
major /ˈmeɪ.dʒər/ = ADJECTIVE: büyük, önemli, majör, başlıca; NOUN: majör, binbaşı, branş, yetişkin, reşit kimse; VERB: branşı doğrultusunda yoğunlaşmak, konusunda uzmanlaşmak; USER: büyük, önemli, ana, önemli bir, büyük bir

GT GD C H L M O
make /meɪk/ = VERB: yapmak, sağlamak, etmek, yaptırmak, elde etmek, varmak, ilişki kurmak; NOUN: kazanç, verim, yapı, biçim, yapılış şekli; USER: yapmak, olun, olmak, hale, kazanmak, kazanmak

GT GD C H L M O
making /ˈmeɪ.kɪŋ/ = NOUN: yapma, etme, yapı, başarı sebebi; USER: yapma, yapmak, hale, verme, yapım, yapım

GT GD C H L M O
mandate /ˈmæn.deɪt/ = NOUN: manda, emir, vekâlet; VERB: manda altına almak; USER: manda, emir, görev, görevi, yetki

GT GD C H L M O
manufacturing /ˌmanyəˈfakCHər/ = VERB: üretmek, imal etmek, uydurmak; USER: üretim, imalat, üretimi, imalatı, üretiminde

GT GD C H L M O
meet /miːt/ = VERB: karşılamak, tanışmak, buluşmak, görüşmek, yerine getirmek, karşılaşmak, rastlamak, toplanmak, bulmak, kavuşmak; ADJECTIVE: uygun; NOUN: karşılaşma; USER: karşılamak, tanışmak, karşılayacak, yerine, uygun, uygun

GT GD C H L M O
meeting /ˈmiː.tɪŋ/ = NOUN: buluşma, toplantı, görüşme, karşılama, karşılaşma, miting, oturum, birleşme; USER: toplantı, toplantısı, toplantısında, toplantıda, toplantıya, toplantıya

GT GD C H L M O
million /ˈmɪl.jən/ = NOUN: milyon; USER: milyon, milyondan, milyondan fazla, milyona

GT GD C H L M O
more /mɔːr/ = ADJECTIVE: daha fazla, daha çok; ADVERB: daha, bir kat daha; NOUN: çok, fazla şey, fazlalık; USER: daha fazla, daha, fazla, fazlası, diğer, diğer

GT GD C H L M O
motors /ˈməʊ.tər/ = NOUN: motor, otomobil, araba, makina; USER: motorlar, motorları, motor, motorların, motorlarda

GT GD C H L M O
motorsport /ˈmōdərˌspôrt/ = USER: motor sporları, motorsport, motorsporları, MOTOR SPORLARI, motor sporu,

GT GD C H L M O
mr /ˈmɪs.tər/ = USER: Mr-abbreviation, Mr, Mr, Mr; USER: mr, bay, Sayın, Sn, Sn

GT GD C H L M O
multi /mʌl.ti-/ = PREFIX: çok; USER: çok, çoklu, multi

GT GD C H L M O
new /njuː/ = ADJECTIVE: yeni, taze, modern, acemi, keşfedilmemiş; USER: yeni, yeni bir, okunmamış, new, new

GT GD C H L M O
objectives /əbˈdʒek.tɪv/ = NOUN: objektif, amaç, hedef, nesne, mercek, erek, ismin -i hali; USER: hedefleri, hedefler, amaçları, hedeflerine, hedeflerini

GT GD C H L M O
of /əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li; USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km

GT GD C H L M O
officer /ˈɒf.ɪ.sər/ = NOUN: subay, memur, polis memuru; VERB: komuta etmek, idare etmek, subayları atamak; USER: subay, memur, memuru, görevlisi, subayı

GT GD C H L M O
on /ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında; ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak; ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır; USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili

GT GD C H L M O
operating = ADJECTIVE: kullanma, işletme, çalıştırma, ameliyat; USER: işletme, işletim, faaliyet, faaliyet gösteren, çalışma

GT GD C H L M O
outlook /ˈaʊt.lʊk/ = NOUN: tahmin, görünüm, bakış açısı, görünüş, görüş, görüntü, hedefleme, seyredilen yer; USER: görünüm, outlook, tahmin, görünümü, bakış

GT GD C H L M O
oversee /ˌəʊ.vəˈsiː/ = VERB: denetlemek, yönetmek, gözetmek; USER: denetlemek, nezaret, denetleyecek, yönetmek, gözetmek

GT GD C H L M O
people /ˈpiː.pl̩/ = NOUN: insanlar, halk, millet, herkes, ulus, elalem, aile fertleri, eller; VERB: insan yerleştirmek; USER: insanlar, kişi, insanların, insan, insanları, insanları

GT GD C H L M O
plan /plæn/ = NOUN: plan, proje, tasarı, taslak, kroki, niyet; VERB: planlamak, plan yapmak, tasarlamak, planını çizmek; USER: plan, planı, sistemi, planının, planını

GT GD C H L M O
points /pɔɪnt/ = NOUN: makas, demiryolu makası; USER: makas, puan, noktaları, nokta, noktalarını, noktalarını

GT GD C H L M O
position /pəˈzɪʃ.ən/ = NOUN: pozisyon, konum, mevki, durum, yer, görev, duruş, görüş, statü, fikir, sav; VERB: yerleştirmek, koymak, yerini belirlemek; USER: pozisyon, konum, konumu, pozisyonu, konumunu

GT GD C H L M O
press /pres/ = NOUN: basın, pres, baskı, acele, basın mensupları; VERB: basmak, sıkıştırmak, zorlamak, baskı yapmak, sıkmak, sıkmak, preslemek; USER: basın, tuşuna basın, düğmesine basın, tuşuna, basınız

GT GD C H L M O
priorities /praɪˈɒr.ɪ.ti/ = NOUN: öncelik, rüçhan hakkı, kıdem; USER: öncelikleri, öncelikler, önceliklerini, önceliklerin, öncelik

GT GD C H L M O
profitable /ˈprɒf.ɪ.tə.bl̩/ = ADJECTIVE: kârlı, kazançlı, faydalı, yararlı; USER: kârlı, karlı, karlı bir, kazançlı, kârlı bir

GT GD C H L M O
proposed /prəˈpəʊz/ = VERB: önermek, teklif etmek, ileri sürmek, sormak, getirmek, evlenme teklif etmek, niyet etmek, tasarlamak, içmek; USER: önerilen, teklif, önerdi, önerilmiştir, önerilmektedir

GT GD C H L M O
recommendation /ˌrek.ə.menˈdeɪ.ʃən/ = NOUN: tavsiye, öğüt, öğütleme; USER: tavsiye, tavsiyeler, öneri, önerisi, tavsiyesi

GT GD C H L M O
recommends /ˌrek.əˈmend/ = VERB: önermek, salık vermek, tavsiye etmek, öğütlemek, tembih etmek, iyi izlenim bırakmak, beğendirmek; USER: önerir, tavsiye, önermektedir, tavsiye eder, tavsiye etmektedir

GT GD C H L M O
releases /rɪˈliːs/ = NOUN: serbest bırakma, bırakma, salıverme, deklanşör, serbest kalma, kurtuluş, devir, feragat, azat, muafiyet, yay, yayın izni, muaf tutma, davadan vazgeçme; USER: bültenleri, açıklamaları, sürümleri, sürümler, bülteni

GT GD C H L M O
renewal /rɪˈnjuː/ = NOUN: yenileme, yenilenme, uzatma; USER: yenileme, yenilenmesi, yenilenme, yenilenmesini, yenilenme hissi

GT GD C H L M O
renewed /rɪˈnjuː/ = ADJECTIVE: yenilenmiş, yeni, uzatılmış, bakım ve onarımı yapılmış; USER: yenilenmiş, yenilenen, yenilendi, yenilenmiştir, yeniden

GT GD C H L M O
results /rɪˈzʌlt/ = NOUN: sonuç, netice, akıbet, semere, son, ürün; VERB: sonucu olmak; USER: sonuçları, sonuçlar, sonuç, sonuçlarını, sonuçlara, sonuçlara

GT GD C H L M O
review /rɪˈvjuː/ = VERB: gözden geçirmek, eleştirmek, teftiş etmek, yeniden incelemek, kritiğini yapmak; NOUN: eleştiri, teftiş, eleştiri yazısı, yeniden inceleme, revizyon, revü, kritik; USER: gözden, yorumlayan, yorum, gözden geçirmek

GT GD C H L M O
s = USER: s, ler, lar, temizle, larındaki

GT GD C H L M O
sales /seɪl/ = ADJECTIVE: satış; USER: satış, satışları, satışlar, satışı, sat

GT GD C H L M O
samsung = USER: samsung, Samsung'un

GT GD C H L M O
sees /siː/ = VERB: görmek, anlamak, bakmak, görüşmek, seyretmek, uğurlamak, yolcu etmek, sezmek, farketmek, göz önüne almak, görüp geçirmek; NOUN: papalık, piskoposluk; USER: görür, görüyor, gördüğü, gören, görmektedir

GT GD C H L M O
selling /ˌbestˈsel.ər/ = NOUN: satış, satıcılık, satış yöntemi; ADJECTIVE: satış; USER: satış, satan, çok satan, satışı, satıyoruz

GT GD C H L M O
shareholders /ˈʃeəˌhəʊl.dər/ = NOUN: hissedar, ortak, pay sahibi; USER: hissedarlar, pay sahiplerinin, pay sahipleri, pay, hissedarları

GT GD C H L M O
since /sɪns/ = ADVERB: beri, bu yana, o zamandan beri; CONJUNCTION: madem, olalı, edeli, mademki, yapalı, -den beri, -dığı için; PREPOSITION: -den beri, -den itibaren, -den bu yana; USER: beri, bu yana, yana, tarihi, olma tarihi, olma tarihi

GT GD C H L M O
sites /saɪt/ = NOUN: yer, yerleşim yeri, mekân, konum, mevki, sahne; USER: siteleri, siteler, site, sitelerinde, sitelerin

GT GD C H L M O
steps /step/ = NOUN: adımlar, merdiven, ayak sesleri, ayaklı merdiven, portatif merdiven, taş merdiven; USER: adımlar, adımları, adım, adımda, adımlarını

GT GD C H L M O
strategic /strəˈtiː.dʒɪk/ = ADJECTIVE: stratejik, şartlara uygun, savaş stratejisine uygun; USER: stratejik, stratejik bir

GT GD C H L M O
strategy /ˈstræt.ə.dʒi/ = NOUN: strateji, taktik, kurnazlık, savaş bilimi; USER: strateji, stratejisi, stratejisinin, stratejisini, stratejinin

GT GD C H L M O
strengthen /ˈstreŋ.θən/ = VERB: güçlendirmek, kuvvetlendirmek, sağlamlaştırmak, desteklemek, yükseltmek, takviye etmek, kuvvetlenmek; USER: güçlendirmek, güçlendirilmesi, güçlendirmeye, güçlendirecek, güçlendirme

GT GD C H L M O
strong /strɒŋ/ = ADJECTIVE: güçlü, kuvvetli, sağlam, sert, şiddetli, ağır, keskin, koyu, gür; ADVERB: kuvvetle, şiddetle, güçlü olarak; USER: güçlü, güçlü bir, kuvvetli, strong, mutlaka

GT GD C H L M O
submitted /səbˈmɪt/ = ADJECTIVE: maruz; USER: teslim, sunulan, sunulmuştur, gönderilen, sunulur

GT GD C H L M O
succession /səkˈseʃ.ən/ = NOUN: veraset, intikal, sıra, silsile, yerine geçme, birbirini izleme, üst üste olma, ardışık olma, vekâlet; USER: veraset, arkaya, arka arkaya, arda, art arda

GT GD C H L M O
support /səˈpɔːt/ = NOUN: destek, yardım, dayanak, takviye, arka; VERB: desteklemek, destek olmak, geçindirmek, sürdürmek, bakmak, tutmak, kanıtlamak; USER: destek, desteklemek, desteği, destekleyen, destekler

GT GD C H L M O
take /teɪk/ = VERB: almak, çekmek, götürmek, yapmak, çıkarmak, tutmak, etmek, ele geçirmek, ölçmek, kazanmak, yakalamak; NOUN: tutma; USER: almak, çekmek, almaya, alabilir, alır, alır

GT GD C H L M O
team /tēm/ = NOUN: takım, ekip, tim, kuş sürüsü, koşum hayvanları; VERB: koşmak, takım kurmak, takım halinde yapmak; USER: ekip, takım, takim, ekibi, takımı, takımı

GT GD C H L M O
technological /ˌtek.nəˈlɒdʒ.ɪ.kəl/ = ADJECTIVE: teknolojik; USER: teknolojik, teknoloji, teknik

GT GD C H L M O
than /ðæn/ = CONJUNCTION: göre, -den, -dan; USER: göre, daha, fazla, çok, den, den

GT GD C H L M O
that /ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye; PRONOUN: o, ki, şu, diye; ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar; ADJECTIVE: öteki; USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki

GT GD C H L M O
the

GT GD C H L M O
this /ðɪs/ = PRONOUN: bu; ADVERB: böyle, bu kadar, bu kadar

GT GD C H L M O
three /θriː/ = USER: three-, three, üçlü; USER: üç, ç, ç

GT GD C H L M O
to /tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru; USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç

GT GD C H L M O
today /təˈdeɪ/ = ADVERB: bugün, günümüzde; USER: bugün, günümüzde, bugünkü, günümüz, günümüz

GT GD C H L M O
together /təˈɡeð.ər/ = ADVERB: birlikte, beraber, hep birden, hiç durmadan; ADJECTIVE: kuyruk, peşinden ayrılmayan; USER: birlikte, araya, bir araya, beraber, arada

GT GD C H L M O
unique /jʊˈniːk/ = ADJECTIVE: benzersiz, eşsiz, özgün, tek, biricik, mükemmel, rakipsiz, yegâne, bir değerli; NOUN: eşsiz şey, nadir şey; USER: benzersiz, eşsiz, benzersiz bir, eşsiz bir, özgü

GT GD C H L M O
upcoming /ˈʌpˌkʌm.ɪŋ/ = ADJECTIVE: meydana gelmek üzere olan, olmak üzere olan; USER: meydana gelmek üzere olan, gelecek, yaklaşan, yaklaşmakta

GT GD C H L M O
upon /əˈpɒn/ = PREPOSITION: üzerine, üzerinde; USER: üzerine, upon, üzerinde, bağlı, sonra

GT GD C H L M O
vector /ˈvek.tər/ = NOUN: vektör, taşıyıcı, portör; VERB: rotasına sokmak; USER: vektör, Vector, vektörü, video

GT GD C H L M O
vehicles /ˈviː.ɪ.kl̩/ = NOUN: araç, taşıt, vasıta, taşıyıcı; USER: araçlar, araç, araçları, araçların, araçlarda

GT GD C H L M O
while /waɪl/ = NOUN: süre, zaman, vakit; ADVERB: iken; CONJUNCTION: iken, sırasında, rağmen, karşın, oysa, halbuki, olduğu halde, -irken; USER: süre, sırasında, iken, ise, ederken, ederken

GT GD C H L M O
will /wɪl/ = NOUN: irade, niyet, istek, vasiyet, vasiyetname, arzu, azim; VERB: istemek, amaçlamak, arzulamak, niyet etmek, vasiyet etmek; USER: irade, olacak, olacaktır, olur, edecek, edecek

GT GD C H L M O
with /wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li; USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte

GT GD C H L M O
years /jɪər/ = NOUN: yıl, sene, yaş; USER: yıl, yaşında, yıllarda, yaş, yıldır, yıldır

151 words